Selülit, hücre yenilenmesi, yanık, yara, cilt sorunları, yıpranmış saçlar ve lekeleri gidermeye faydalı olan bitkisel yağlar arasındadır. B1, B2, B6 ve C vitaminlerini bünyesinde bulundurur. Güçlü bir antioksidandır. İçerisinde bol miktarda protein, lif, omega 3 ve 6 yağ asitleri bulunur.
“Çoğu grip vakasında olduğu gibi kalp gribinde de destekleyici tedavi şart” diyen Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karabulut “Özellikle kalp zarından sıvı salınımı mevcutsa iltihap baskılayıcı ilaç tedavisi uygulanıyor. İnfluenza gibi bazı virüs tiplerinde spesifik ilaç tedavisi mevcut.
Hastalarda, bağırsaklarda ödem, kaslarda sıvı, kanda mikrop ve kalp zarında asit birikmesi gibi durumlar tespit edilir. KAÇIŞ SENDROMUNUN TEDAVİSİ VAR MIDIR? Kan basıncı çok hızlı düştüğünden hasta sürekli tedavi altında tutulmalıdır.
Bunundışında pericardium sıvı birikmesi veya sıvı toplanması akut bir şekilde perikardit veya herhangi bir başka rahatsızlığın belirtisi olabilmektedir. Kanser, tüberküloz, bağ dokusu rahatsızlıkları, akut olarak rastlanılan perikarditler, hipotrioidi, böbrek yetmezlikleri kalp zarında sıvı birikmesinin en sık
Kişi yaşadığı bu durumları kalp krizi geçiriyormuş gibi algılayabilmekte ve acil müdahale talep etmektedir. Yazımızda perikardit’in ne olduğu, nedenleri, belirtileri ve tedavisi ile ilgili bilgiler vereceğiz. İşte, detaylar; Perikardit (kalp zarı iltihabı) nedir? Kalbi çevreleyen perikard adı verilen iki tane zar vardır.
Vay Tiền Trả Góp Theo Tháng Chỉ Cần Cmnd Hỗ Trợ Nợ Xấu. Genelde hafif kalp kası iltihabı durumlarında dinlenme ve ilaç tedavisi verilir. Ancak kalp atışları düzensiz olan, kalp fonksiyonları bozulmuş olan hastalar hastaneye yatırılır. Çok ciddi durumlarda da ventiküler destek cihazı, aort pompası gibi tedavi yöntemleri 29, 2021İçindekiler1 Kalp zarı iltihabına ne iyi gelir?2 Kalp zarı iltihabı kendiliğinden geçer mi?3 Kalp zarı iltihabı ne zaman geçer?4 Kalp zarı iltihabı belirtileri nelerdir?5 Kalp kası iltihabı öldürür mü?6 Kalp neden iltihaplanır?7 Kalp zarı iltihabı tehlikeli midir?8 Perikardit ne zaman geçer?Kalp zarı iltihabına ne iyi gelir?Bakteri ve asalak kökenli kalp kası iltihabının tedavisi antibiyotiklerle yapılır. Buna karşılık etkili antiviral ilaçların sayısı pek az olduğundan, en sık görülen virüs kökenli kalp kası iltihabında yatakta dinlenmeden başka özel bir tedavi yöntemi zarı iltihabı kendiliğinden geçer mi?Tedavi dinlenmeyi içerir. Hafif vakalar, daha fazla müdahale olmaksızın kendiliğinden zarı iltihabı ne zaman geçer?Perikard yani kalbin etrafındaki zarın iltihaplanması ve bu durumun en geç 3 ay içinde iz bırakmadan zarı iltihabı belirtileri nelerdir?Kalp Zarı İltihabının Belirtileri Nelerdir?Göğüs ağrısının özellikle sol tarafta iç veya dış zarında sıvı toplanmasıNefes ateşSol kolda meydana gelen ağrıOmuzda görülen ağrıGöğüs sancısıKalp kası iltihabı öldürür mü?Kalp kasının iltihabı, kalp kası hücrelerinin dejenerasyonuna veya ölümüne neden olur. Miyokarditin birçok farklı nedeni vardır ve hafiften kısa sürerek ortaya çıkan ve düzelen hızla ilerleyen ölümcül hastalığa kadar çeşitli sonuçlara yol neden iltihaplanır?Miyokardit ise kalp kasının iltihaplanması veya enfeksiyonu anlamına gelir. Kalp kası, kalbin önemli bir kısmını oluşturur ve kalp kasında da diğer vücut kaslarında olduğu gibi iltihap meydana gelebilir. Bakteri, virüs, mantar, otoimmun hastalıklar; bu duruma neden olabilen zarı iltihabı tehlikeli midir?Kalp zarı iltihabının tedavisi nedir? Kalp zarı kesesinde sıvı birikmesi kalp tamponadı sonucunda kalp yetmezliği ortaya çıkabilir. Kalp yetmezliği ciddi bir durumdur ve kalp üstündeki basıncın zaman geçirilmeden kaldırılması gerekir. Genellikle göğüs duvarından kalp zarı içine sokulan bir iğneyle sıvı ne zaman geçer?Semptomlar genellikle birkaç gün ila birkaç hafta içinde düzelir, ancak bazen aylar sürebilir. Komplikasyonlar arasında kalp tamponadı, miyokardit ve konstriktif perikardit yer alabilir. Perikardit, göğüs ağrısının nadir görülen bir nedenidir.
İnsan vücudunda bulunan batın bölümünün etrafındaki organların çevresinde su toplanması olayına karında sıvı birikmesi denmektedir. Hastalara tuz alımını ve sıvı alımını kısmasını önermekte ya da idrar söktürücü ilaç tedavisi EdilmezseNe İyi Gelir? Ne İyi Gelmez?İlaçlarAmeliyatıHangi DoktorTümüKarında Sıvı Birikmesi Asit Nedir?İnsan vücudunda bulunan batın bölümünün etrafındaki organların çevresinde su toplanması olayına karında sıvı birikmesi denmektedir. Tıp alanında bu durumu tanımlamak amacıyla latince asit sözcüğü kullanılmaktadır. İçerisinde su bulunan kesecik anlamına gelen asit sözcüğü doktorlar tarafından herhangi bir hastanın karnında sıvı birikimi ile gelişen durumdan bahsetmek amacıyla iç zarı olarak bilinen periton yapısı karında bulunan organların üstünü örtmenin yanında aynı zamanda karın duvar yapısını iç taraftan sarmaktadır. İnsanlarda bulunan periton yapısı iki tabakalı zar yapısından oluşmaktadır. Bu iki tabakalı zar yapısına paryetal periton ve visseral periton adı verilmektedir. Bu iki tabakalı zar yapısının yani paryatel periton ve visseral periton tabakalarının ara kısmında yaklaşık bir 50 ml kadar protein içeriğinden zengin bir sıvı iki periton yapısının arasında bulunan sıvının asıl amacı periton yapılarının birbiri üzerinden kayma hareketini rahat bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Karında sıvı birikimi kanın pıhtılaşması neticesinde ortaya çıkan ve serum şeklinde bilinen bu duru sıvının artması sıvı birikmesi durumu her insanda gözlenebilecek bir durum olduğu için çok yaygın bir durum olmakla birlikte sıklıkla siroz hastalığı gibi bazı hastalıklar karında sıvı birikmesine asit neden olabilmektedir. Ancak karında sıvı birikmesine neden olabilecek başka birçok hastalık da bulunmaktadır. Çeşitli bakteriyel enfeksiyonlar, bazı tümör tipleri ve kan basıncının yüksek olması sayılabilecek diğer nedenlerden sadece bazılarıdır. Karında Sıvı Birikmesi Çeşitleri Tipleri Nelerdir?İnsan vücudunda bulunan batın bölümünün etrafındaki organların çevresinde su toplanması olayına karında sıvı denmektedir. Karında sıvı birikiminde biriken asit sıvısı genelde transuda, eksuda ve şilöz olmak üzere 3 çeşide ayrılmaktadır. Şilöz asit daha nadir görülmekle beraber içerik olarak daha fazla yağ içermekte ve beyaz renkte gözlenmektedir. Bu transuda, eksuda ve şilöz sıvılarının içerdiği protein miktarı, yağ miktarı ve hücre sayısı gibi parametreler bu ayrımı yapmada kullanılan içeriklerdir. Tıpta bu ayrım yapılırken light kriterleri kullanılmaktadır. Transuda ve eksuda sıvılarını birbirlerinden ayırırken yapılan yöntem sıklıkla serum ile asit albümin miktarlar farkının hesabının yapılmasıdır. Tıpta kullanılan bu parametreye serum – asit albümin gradiyenti SAAG adı verilmektedir. Eğer serum – asit albümin değeri den büyük ise bu sıvı transuda, den küçük ise bu sıvı eksuda şeklinde ifade edilir. Hastalarda karşılaşılan transuda tipi asit sıklıkla karaciğerde gözlenen siroz sonucu, kalp yetmezliği, karaciğer sirozu dışındaki diğer portal hipertansiyona neden olabilecek sendromlarda ve böbrek yetmezliğinde hekimlerin karşısına karşılaşılan eksuda tipi asit ise transuda tipi asitin herhangi bir patojen ile enfekte olması sonucunda hekimlerin karşısına çıkmaktadır. Bu enfeksiyonlara tüberküloz gibi karın içi enfeksiyon durumları, tümörler ve pankreatit gibi durumlar örnek verilebilir. Karında Sıvı Birikmesine Eşlik Eden Belirtiler Nelerdir?Hastalar sıklıkla karınlarının içinde 500 ml den daha az asit oluşması halinde bu durumu fark etmeyip kilo aldıklarını düşünebilirler. Bu sebeple kıyaslanacak olursa zayıf yani daha az kilolu hastalarda karında sıvı birikmesi zararları daha kolay fark karında daha fazla sıvı birikmesi halinde doktorlara karnında hissettiği şişkinlik hissi ile gelebilmektedirler. Bu sebeple hastaların karnında bulunan sıvı miktarı arttıkça kişilerin göbekleri çevre tarafından daha belirgin bir görünüm alıp git gide şişmeye başlar. Bazı durumlarda kişiler bu durumun o kadar farkına varmamaktadırlar ki karında biriken sıvı en son aşırı miktarlarda birikime bağlı olarak hastalarda nefes almada zorlanma gibi belirtiler insanda üst kısımda akciğer ve kalp gibi organların yer aldığı göğüs boşluğu; içinde bağırsak gibi yapıların bulunduğu alt karın kısmı bulunmaktadır. Bu yapılar kabaca akciğerlerin altında bulunan ve nefes alma işleminde akciğerleri genişleten diyafram kasıyla iki bölüme ayrılabilir. Bazı durumlarda hastaların karnında biriken sıvı hareketli olduğu için diyafram yapısında bulunan doğal açıklık yapılarından akciğerlerin bulunduğu göğüs boşluğu kısmına geçerek bu alanda sıvı birikimine neden olabilmektedir. Bu durumda da hastalarda nefes almada zorlanmalar sıvı birikmesine neden olan birçok hastalık bulunmaktadır. Bazı durumlarda hastalarda asit bulgularından çok hastalık nedeninin neden olduğu bulgular hastalarda gözlenebilmektedir. Buna göre karında sıvı birikmesine eşlik eden belirtiler şu şekilde sıralanabilir;Karaciğerde oluşan yetmezlikler sonucunda kişilerde yorgun ya da zayıf hissetme gibi bulgular ortaya sıklıkla altta yatan nedene de bağlı olarak iştahsızlık ve istemeden kilo kaybı karında sıvı birikmesi sonucu gözlenmesi muhtemel diğer sıvı birikmesine eşlik edebilecek bir diğer durum ise spesifik bir belirti olmamakla birlikte mide bulantısı ve kusmadır. Karında sıvı birikimi gözlenen hastalarda mide bulantısı ve kusma sıvı birikimi sonucu hastalarda karının sağ üst kadranında kısım hafif ağrıyla birlikte şişlik gözlenebileceği gibi bu bulgular tek tek de hekimlerin karşısına sıvı birikimi sonucu altta yatan hastalıklara bağlı olarak vücudun çeşitli kısımlarında kolay morarma ya da kanama gibi durumların da gözlenebileceği karında sıvı birikimi sonucu dikkat eksikliği, uykuda bozulma, hafızada meydana gelen bozulmalar ve karakter özelliklerinde meydana gelen değişim de ortaya sıvı birikimine eşlik eden bir diğer belirti ise bacaklarda, ayaklarda ve ayak bilekleri gibi alt kısımlardaki organların karında sıvı birikimine bağlı şişkinlik ve ciltte kaşıntı da gözlenmesi muhtemel diğer sıvı birikmesine bağlı olarak kişilerde idrar renginde koyulaşma, gözün beyaz kısımlarının sarılaşması ve kişinin cildinin normal renginden sarıya kayması gibi bulgularda eşlik edebilir. Karında Sıvı Birikmesi Nedenleri Risk Faktörleri Nelerdir?Karında sıvı birikmesinin birçok nedeni bulunmaktadır. Genel olarak hastalarda gözlenebilen durumlar karaciğer yetmezliğine bağlı asit birikimi, kalp yetmezliği bağlı asit birikimi, böbrek yetmezliğine bağlı asit birikimi, kanser hastalıklarına bağlı asit birikimi ve diğer nedenlere bağlı asit birikimi gözlenebilmektedir. Karında sıvı birikmesi nedenleri şu şekilde ifade edilebilir;Karaciğer yetmezliği karında sıvı birikmesine neden olan en önemli nedenlerden biridir. Kronik karaciğer yetmezliği bulunan yani sirozu olan hastalarda karında sıvı birikimi fizik muayene bulgularında rastlanmaktadır. Ayrıca portal hipertansiyon ve fulminan hepatit gibi diğer bazı karaciğer hastalıklarında da karında sıvı birikimi sıvı birikmesinin bir diğer nedeni ise kalp yetmezliğidir. Kalp yetmezliğinin gelişmesi sonucu kalp asli görevi olan kan pompalama işini yeterince yerine getirememekte ve vücutta kanın bazı noktalarda göllenmesi sonuç olarak ortaya çıkmaktadır. Tüm bu sebeplerle birlikte konstriktif ya da restriktif kardiyomiyopatiler, veno – okluzif hastalıklar, portal ven oklüzyonu ve budd – chiari sendromu gibi kalple alakalı hastalık durumlarına bağlı olarak da karında sıvı birikimi hekimlerin karşısına sıvı birikmesinin bir diğer nedeni ise hastalarda gözlenebilen böbrek yetmezliği durumudur. Hastaların böbreklerinin işlevlerini etkin bir şekilde yerine getirmemesi durumunda karında sıvı birikimi hekimlerin karşısına çıkabilmektedir. Böbrek hastalıkları olan nefrotik sendromda ya da diyaliz uygulanması sonucunda da hastalarda karında sıvı birikimi gözlenebilmektedir. Bazı kanser türlerinde semptomlar arasında karında sıvı birikimi yani asit gözlenmesi ortaya çıkabilmektedir. Bu kanser türlerine yumurtalık kanserleri, kolon kanserleri ve pankreas kanserinde karında sıvı birikmesi örnek verilebilir. Karında sıvı birikimine neden olabilen diğer nedenlere ise alkol tüketimi örnek olarak verilebilir. Alkolün aşırı bir şekilde tüketilmesi sonucunda hastalarda meydana gelen kronik hepatit tablosu nedeniyle karaciğer yetmezliği gelişebilmekte ve bu durumda karında sıvı birikimine neden olmaktadır. Karında Sıvı Birikmesi TeşhisiKarında sıvı birikimi olan hastalarda aşırı bir şekilde asit birikimi olduğu için karın şişliği gözlenmektedir ve bu fizik muayene de rastlanılan en sık bulgudur. Hekim anamnez ile hastanın şikayetlerini kaydettikten sonra fizik muayenenin perküsyon aşamasında gözlenen ses değişimi hekimi tanıya gitmeden kolaylık hastalarda gözlenen karında sıvı birikimi fizik muayene ile belirgin bir şekilde saptanamayacak durumda ise hekimler ultrasonografi USG başvurabilmektedir. Bunun dışında laboratuvar testleri ve karaciğer fonksiyon testlerine bakılarak da karında sıvı birikimine neden olan altta yatan hastalık tespit Sıvı Birikmesi TedavisiKarında sıvı birikmesinin birden fazla nedeni olduğu için tedavisinde de altta bulunan hastalığa bağlı olarak farklı yöntemler uygulanabilmektedir. Karaciğer yetmezliği, kalp yetmezliği ve böbrek yetmezliği gibi hastalıkların karında sıvı birikmesinin altta yatan nedenleri olduğu bilinmektedir. Bu hastalıklarla mücadele aşamasında hekimler hastalara tuz alımını ve sıvı alımını kısmasını önermekte ya da idrar söktürücü ilaç tedavisi hastaların karında sıvı birikimi tuz kısıtlaması ve yatak istirahati ile geçmemiş ise hekimler bu sefer spironolakton ve furusemid gibi medikal tedavi uygulama yolunu benimseyebilmektedir. Eğer asit yine de geçmemiş ise hekimler karında sıvı birikimini parasentez yöntemiyle boşaltıp hastaların rahatlamasını sağlayabilmektedir. Bunun dışında hekimler karaciğer sirozlu hastaların tedaviye direnç göstermesi durumunda karaciğer transplantasyonu Sıvı Birikmesi Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar?Karında sıvı birikimi eğer tedavi edilmezse karnında şişkinlik hissi, nefes almada zorlanma, karının sağ üst kadranında kısım hafif ağrı gibi komplikasyonlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Eğer karında sıvı birikmesi kanser ve neden olan diğer organ yetmezliği sebebiyle ise eğer tedavisinin gerçekleştirilmemesi halinde ölümcül sonuçlar Sıvı Birikmesine Ne İyi Gelir? Ne İyi Gelmez?Karında sıvı birikimine neden olabilen nedenlerden biri de alkol tüketimidir. Alkolün aşırı bir şekilde tüketilmesi sonucunda hastalarda meydana gelen kronik hepatit tablosu nedeniyle karaciğer yetmezliği gelişebilmekte ve bu durumda karında sıvı birikimine neden olmaktadır. Bu sebeple alkolün zararlı etkileri göz önünde bulundurulduğunda aşırı tüketimi kişiye iyi Sıvı Birikmesi İlaç TedavisiHastalarda gözlenen karında sıvı birikimi tuz kısıtlaması ve yatak istirahati gibi yöntemler ile geçmemiş ise hekimler bu sefer spironolakton ve furusemid idrar söktürücü diüretik tedavi gibi medikal tedavi uygulayabilmektedirler. Karında Sıvı Birikmesi AmeliyatıKarında sıvı birikimi olan hastalarda uygulanabilecek olan karaciğer transplantasyonu hastaların medikal tedaviye yanıtsız olması sonucu yapılabilecek son tedavi çeşitlidir. Yapılan diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalarda karaciğer transplantasyonu yapılarak hastaların tedavi edilmesi sirozu bulunan tedaviye dirençli olgularda bir başka ameliyatlı tedavi seçeneği ise TIPS Transjugular intrahepatic portosystemic shunt denilen yöntemdir. Bu yöntemde boyundaki damarlardan girilmek suretiyle karaciğere ilerlenilerek buradaki damarların içine stent denilen bir yapı yerleştirilmektedir. Bu sayede asitin gerilemesi sağlanabilmektedir. Karında Sıvı Birikmesinde Hangi Doktora Gidilir?Karında sıvı birikmesi yani asit oluşması halinde gidilmesi gereken ve hastalığı teşhis eden, tanı koyan ve tedavisini yapan asıl bölüm İç Hastalıkları Dahiliye bölümünün gastroenteroloji dalıdır. Hastalarda karnında şişkinlik hissi, nefes almada zorlanma, yorgun ya da zayıf hissetme, iştahsızlık, istemeden kilo kaybı gözlenmesi, mide bulantısı, kusma, karının sağ üst kadranında kısım hafif ağrı, karının sağ üst kadranında kısım şişlik, çeşitli kısımlarda kolay morar, çeşitli kısımlarda kolay kanama, dikkat eksikliği, uykuda bozulma, hafızada meydana gelen bozulmalar, karakter özelliklerinde meydana gelen değişim, bacaklarda ve ayaklarda ödemlenme gözleniyor ise mutlaka bir hekime danışmakta fayda faydalı buldun mu?271
Asit karında sıvı birikmesi sözcüğü latince içi su dolu kese anlamına gelir ve tıpta karın boşluğunda sıvı birikmesine verilen addır. Karaciğer hastalıkları, kanser, kalp ve böbrek yetersizliği gibi hastalıklarda asit gelişebilir. İçindekiler1 Asit Neden Oluşur2 Kaç Çeşit Asit Vardır? Asitin Belirtileri Nelerdir? Asit Nasıl Teşhis Edilir? Asit Nasıl Tedavi Edilir? 8 Comments Bir Cevap Yazın Yorumu Sil Asit Neden Oluşur Asitin en sık görülen nedeni karaciğer sirozudur. Asitli hastaların yaklaşık %80 inde neden karaciğer sirozudur. Mide, barsaklar, pankreas ve dalaktan karaciğere kan getiren toplar damarlarda vena porta siroza bağlı basınç artışı portal hipertansiyon ve sirotik karaciğer tarafından yeterince yapılamayan albüminin serum seviyesinin düşmesi onkotik basıncı azaltarak damar içindeki suyun karın boşluğuna kaçmasına yol açar. Ayrıca siroz nedeniyle karın içi lenf damarlarındaki basınç artışı da karaciğer yüzeyinden ve karın boşluğundaki lenf damarlarından karın boşluğuna lenf sıvısının sızmasına neden olur. Asit oluşumuna yol açan diğer bir neden de siroz sonrasında ortaya çıkan vücuttaki tuz ve su birikimidir. Siroz nedeniyle vücutta dolaşan etkin kan hacminin azalması ve böbreklere daha az miktarda kan gitmesi bazı nörohormonal mekanizmaların harekete geçmesine ve bunun sonucunda da böbreklerin su ve tuz tutmasına ve vücutta ve karın boşluğunda sıvı asicites toplanmasına yol açar. Karaciğerde siroz olmadan da karaciğere giren ve karaciğerden çıkan toplar damarların vena porta ve hepatik ven tıkanması sonucunda asit gelişebilir. Karaciğerden çıkan toplar damarın tıkanması Budd-Chiari sendromu olarak böbrek hastalıklarında hem böbreklerden protein kaybı albumin hem de su ve tuz tutulmasına bağlı olarak asit kalp yetersizliği ve kalp zarı kalınlaşması konstriktif perikardit olan hastalarda da bacaklarda ödem ve karın boşluğunda sıvı birikimi akut ve kronik hastalıklarında, tiroid hormonu eksikliğinde hipotiroidi, karın boşluğu enfeksiyonlarında periton tüberkülozu vb. ve karın boşluğuna yayılım gösteren kanserlerde asit gelişebilir. Mide, kalın barsak ve kadınlarda over yumurtalık kanserlerinin ileri dönemlerinde, ileri evre lenfomalarda lenf bezi kaynaklı tümörler asit gelişimi sık olarak görülen bir durumdur. Kansere bağlı asitler tüm asitlerin yaklaşık %10 undan sorumludur. Kaç Çeşit Asit Vardır? Klasik olarak 2 çeşit asit bulunur; transüda ve eksüda. Bu sınıflama kabaca asitin içeriğinde bulunan protein ve hücre miktarına göre yapılır. Daha nadir görünen bir üçüncü asit çeşidi içindeki yağ miktarının fazla olması nedeniyle beyaz renkte ve süt görünümünde olan şilöz’ asittir. Transüda ve eksüda ayrımının yapılmasında en sık kullanılan yöntem serum ve asit albümin farkının hesaplanmasıdır. Bu fark serum-asit albumin gradienti SAAG olarak adlandırılır. SAAG >1,1 olduğunda transüda, 1,1 den küçük olduğunda ise eksüda olarak kabul edilir. Örneğin hastanın serum albumin seviyesi 3,5g/dl, asit albumin seviyesi 1,5g/dl ise SAAG 2g/dl dir. Bu durumda SAAG >1,1 olduğundan asit transüda’ dır. Şilöz asitlerde asit içindeki yağ miktarı artarken pankreas hastalıklarına bağlı asitte asit içinde amilaz gibi pankreas enzimleri yüksek değerlerdedir. Transüda cinsi asit karaciğer sirozu, siroz dışı portal hipertansiyon Budd-Chiari sendromu vb., kalp yetersizliği ve böbrek yetersizliği gibi durumlarda görülürken eksüda cinsi asit transüda cinsi asitin enfekte olması halinde, karın içi enfeksiyonlarında tüberküloz gibi, pankreatitte ve tümörlerde görülür. Asit sıvısındaki hücre sayısının >400/mm3 veya polimorf nükleer lökosit sayısının >200/mm3 olması asitte enfeksiyon geliştiğini gösterir. Bu durumda asitten alınan örnekte bakteri üreyebilir. Asitin Belirtileri Nelerdir? Karın içinde 400-500ml den az asit oluşumu hasta tarafından fark edilmeyebilir. Zayıf insanlarda asit daha kolay fark edilir. Daha fazla miktarda sıvı toplanması halinde karında şişkinlik hissi ortaya çıkar. Asit miktarı arttıkça karın dışarıdan görünür şekilde şişmeye başlar. Karın boşluğunda aşırı miktarda asit biriktiğinde hasta nefes almakta güçlük çekebilir. Bazen karın boşluğundaki sıvı diaframdaki doğal açıklıklardan geçerek göğüs boşluğunda da sıvı birikmesine yol açabilir. Bazı hastalarda asitin oluşmasına neden olan hastalığa ait diğer belirtiler daha ön planda olabilir. Asit Nasıl Teşhis Edilir? Karın boşluğunda biriken asit 500ml den fazla olduğunda beden muayenesi sırasında doktor tarafından teşhis edilebilir. Muayene ile anlaşılamayacak miktardaki asitin varlığı ultrasonografi ile anlaşılabilir. Ultrasonografide tecrübeli ellerde 50ml kadar az miktardaki asit bile saptanabilir. Bir hastada asit olduğu anlaşıldığında altta yatan nedenin anlaşılması gerekir. Bu amaçla başka biyokimyasal testlerin, endoskopik incelemelerin ve ileri görüntüleme yöntemlerinin kullanılması ve asit sıvısından örnek alınması gerekebilir. Asit saptanan bir hastada altta yatan sebebin kronik karaciğer, kalp ve böbrek hastalığı olduğu bilindiğinde, bazı özel durumlar dışında, asit sıvısından örnek alınması genellikle gerekmez. Bazı hallerde altta yatan nedenin anlaşılması güç olabilir. Bu durumda asit sıvısından örnek alınarak incelenir. İnce bir iğneyle asit sıvısından örnek alınması işlemi diagnostik parasentez’ olarak adalandırılır teşhis amacıyla karından bir miktar sıvı alınması işlemi. Bu işlem genellikle ağrısızdır. Asit sıvısının analiz edilmesi için 20-30cc kadar asit alınması yeterlidir. Alınan sıvı hücre sayımı, biyokimyasal ve mikrobiyolojik testler ve sitopatolojik incelemeler için laboratuvara gönderilir. Patolojik inceleme için daha fazla miktarda sıvı alınması gerekebilir. Biokimyasal incelemede asit sıvısında hücre sayımı, glukoz, albumin, sodyum, LDH laktik dehidrogenaz ve amilaz, ölçümü yapılır. Sitopatolojik inceleme özellikle tümöre bağlı asitlerin araştırılmasında önemlidir. Asit Nasıl Tedavi Edilir? Asit tedavisi altta yatan hastalığa göre farklılık gösterir. Karaciğer sirozu, kalp yetersizliği ve böbrek yetersizliği gibi durumlarda diyetteki tuzun ve sıvı alımının kıstılanması ve gerektiğinde idrar söktürücü ilaçların kullanılmasıyla düzelme sağlanabilir. Tuz kısıtlaması günlük tuz alımının 2g a indirilmesiyle yapılır. Normal miktardaki bir günlük diyette yemeğin tamamen tuzsuz yapılarak normal ekmeğin yenmesiyle günde 4g kadar tuz alınır. Ekmeğin de tuzsuz olması halinde bu miktar yaklaşık 2g a iner. Bu nedenle asit tedavisinde uygulanacak diyette hem yemeğin hem de ekmeğin tuzsuz olması gerekir. Hastanın tuzsuz diyete uyup uymadığı idrarda atılan sodyum miktarı ölçülerek anlaşılabilir. Bazı durumlarda bir miktar daha fazla tuz alımına müsaade edilebilir ancak buna hastayı izleyen doktoru karar verecektir. Tuz kısıtlanması ve yatak istirahati ile yeterli tedavi sağlanamayan hastalarda tedaviye idrar söktürücü ilaçlar eklenir Diüretikler. Bu amaçla en sık kullanılan iki ilaç sprinolakton’ ve furosemid’ dir. Gerektiğinde bu iki ilaç birlikte kullanılabilir. Günlük doz furosemidde 40-160mg, spironlaktonda 100-400 mg dır. Kalp ve böbrek yetersizliği olan hastalarda ilave ilaçların kullanılması ve hemodiyaliz gerekebilir. Hangi tür ilacın hangi dozda kullanılacağına laboratuar sonuçlarınızı ve klinik bulgularınızı değerlendiren doktorunuz karar verecektir. İdrar söktürücü ilaçlar hastanın gece boyunca sık sık uykudan uyanmasını önlemek amacıyla sabah saatlerinde verilmelidir. İlaçların yüksek dozda kullanılması vücutta sıvı ve elektolit dengesini bozarak sodyum, potasyum, üre ve kreatinin seviyelerinde bazen hayati tehlike yaratabilecek değişikliklerin oluşmasına neden olabilir. Karaciğer sirozu olan hastalarda beyin fonksiyonlarında bozulma görülebilir Hepatik ensefalopati. Bu nedenle diüretik tedavisi altındaki hastaların belirli aralıklarla değerlendirilmesi ve meydana gelebilecek bu tür istenmeyen değişikliklerin izlenmesi gerekir. Asit sıvısında enfeksiyon saptandığında hasta uygun antibiyotiklerle tedavi edilir. Bu durum karaciğer sirozuna eşlik eden asitli hastalarda seyrek olmayarak görülen bir durumdur ve spontan bakteriyel peritonit’ olarak adlandırlır. Asitte enfeksiyon varlığı diüretik tedavisine yanıtı azaltır ve tedavi edilmediğinde böbrek yetersizliği, hepatik ensefalopati ve septik şoka yol açabilir. Enfeksiyon ve kansere bağlı asit diüretik tedavisine genellikle iyi yanıt vermez. Diyet ve diüretik tedavisine yanıt alınıp alınmadığı vücut ağrılığı ölçülerek anlaşılabilir. Etkili bir diüretik tedavisinde asitli hastaların günde en az 0,5kg vermesi gerekir. Asitle birlikte bacaklarında ödemi olan hastalarda bu kayıp günde 1kg olmalıdır. Tedaviye dirençli asitlerde tedavi değişikliğinden önce hastanın tedaviye uyumu tuzsuz diyet ve ilaç kullanımı ve asitte enfeksiyon olup olmadığı kontrol edilmelidir. Etkin ilaç tedavisine rağmen bir hafta içinde 1kg ve üzerinde bir ağırlık kaybı sağlanamaması durumunda tedaviye dirençli asit’ ten söz edilir. Bu durum karaciğer sirozu olan hastaların yaklaşık olarak %15 inde görülür ve yaşam süresini kısaltan önemli bir bulgudur. Bu durumdaki vakalarda parasentezle bir seferinde 5-10L kadar asit boşaltılarak hasta rahatlatılır [Tedavi edici terapötik parasentez, geniş hacimli parasentez]. Özellikle kansere bağlı asitlerde bu yöntem diüretik tedavisinden daha etkilidir ve bazen haftada bir yapılması gerekebilir. Sirozlu hastalarda geniş hacimli parasentez kan basıncı düşüklüğü, aşırı halsizlik, böbrek yetersizliği ve elektrolit bozukluğuna yol açabileceğinden deneyimli kliniklerde ve doktor gözetiminde yapılması gerekir. Karaciğer sirozlu hastalarda tedaviye dirençli asitte uygulanabilecek diğer tedavi yöntemleri TIPS Transjugular intrahepatic portosystemic shunt ve karaciğer transplantasyonudur. TIPS de yapılan işlem, boyundaki toplar damarlardan girilerek karaciğer toplar damarına ulaşılıp karaciğer içinden geçirilen bir stentin karaciğer toplar damarıyla portal ven arasına yerleştirilmesidir bkz. Asit neden oluşur?. Bu sayede portal basınç düşürülerek asitin hızla gerilemesi sağlanır. Stentin tıkanması ve hepatik ensefalopati beyin fonksiyonlarında bozulma en sık görülen yan etkilerdir. TIPS bu işte tecrübeli radyologlar veya gastroenterologlar tarafından hastane ortamında ve steril şartlarda transplantasyonu tedaviye dirençli asiti olan karaciğer sirozlu hastalarda başvurulabilecek son yöntemdir transplantasyonu. Tıbbi tedaviye yanıt alınamayan kalp yetersizliğine bağlı asiti olan hastalarda uygun vakalarda kalp transplantasyonu bir çözüm prognoz altta yatan nedene göre değişiklik gösterir. Karaciğer sirozlu hastada asit gelişmesi hastalığın ilerlediğini ve sirozun dekompanse hale geldiğini gösterir bkz. karaciğer sirozu. Bu hastaların %50’si 3 yıl içinde, %75’ i de 5 yıl içinde kaybedilir. Kalp hastalığı varlığında asit gelişmesi halinde de prognoz kötü olup uygun tedavi uygulanan hastalarda ortalama yaşam süresi 2-4 yıl arasında değişir. Kanser ve diğer tümörlere bağlı asitte prognoz kötüdür ve bu hastalar genellikle aylar içinde kaybedilir. Prof. Dr. Çetin Karaca Gastroenteroloji Hepatoloji Uzmanı 8 Comments Hüseyin Bilal says Temmuz 28, 2021 at 645 pm Sayın hocam annem 6 yıl önce kolon kanserinden ameliyat oldu 30. 40 cm baırsağından alındı 6 ay öncesine kadar kemoterapi ışın akıllı haplar kullandı şu anki durumu karın boşluğu karaciğer v akciğerede sıçramış durum karnında sıvı birikimi oluyor v bu sıvı aldırımı haftada 2 kereye çıkmış durumda aynı zamanda ayaklarda da şişlikler var n yapmamız gerekmektedir sayın hocam yol gösterirseniz sevinirim. Saygılar ali yelegin says Ekim 25, 2021 at 1145 am Merhaba, doktor bey ile görüşme organize edebiliriz. Görüşme sırasında merak ettiğiniz tüm detayları kendisine sorabilirsiniz. Randevu için +90 543 254 11 44 nolu telden iletişime geçebilirsiniz. İyi günler dileriz. Tahir says Ocak 14, 2022 at 853 pm Merhabalar hocam benim babam ve onun babasının sürekli göbeği düşerdi aynı şey bendede var göbeğim parmağımı koyduğumda yerinde atmıyor ve sürekli karnımda su toplanıyor evde yapılabilecek bir öneriniz var mı malum şuan hastaneler sıkıntılı durumda gitmeye çekiniyoruz. Kader kaya says Ekim 27, 2021 at 1026 pm Merhaba, benim uzun zamandan beri karnimda sişlik, kramp, agri oluyo 2011 yilinda basladi ve suan daha kötü bir haldeyim, sürekli kilo aliyorum,9 aylik doğuma giden kadindan farksizim, bir cok doktora gittim, kontroller yapildi, endoskopiler yapildi, bilgisayarli tomogrifi yapildi hic birsey bulamadilar, artik sirt agrimdan, halsizlikden, nefes alamamakdan, yasam kalitem iyice düsdü bana önerebileceginiz bir tedavi varmi? FURKAN ALP says Kasım 13, 2021 at 1035 pm Bi çözüm buldunuz mu? Mehmet Toraman says Kasım 5, 2021 at 854 pm Merhabalar hocam annem over ca hastası son evrede geç farkettik karında ve akciğerlerde çok hızlı sıvı birikiyir birer gün ara ile karından 2,5 ciğer lerden 2 lt sıvı alındı ve bir doktorumuzdan şöyle bir öneri geldi ve bu öneri bizi çok mutlu etti ciğerlere kimyasal sıvı salgilayacagini bu sayede bir daha sıvi birikmeyecegini ve ayni şekilde karın bolgesine kalıcı katater takılması sayesinde hastanın yaşam kalitesini artacağını söyledi siz ne düşünüyorsunuz karındaki sürekli salgılanan sıvının dışarı atılması hakkında teşekkürler ✋ ali yelegin says Kasım 10, 2021 at 1156 am Merhaba, doktor bey ile görüşme organize edebiliriz. Görüşme sırasında merak ettiğiniz tüm detayları kendisine sorabilirsiniz. Randevu için +90 543 254 11 44 nolu telden iletişime geçebilirsiniz. İyi günler dileriz. Onur says Şubat 12, 2022 at 459 am nerde oturuyorsun ve çetin hocada başarili hoca benim annemdede vardi bu rahatsizlik Bir Cevap Yazın
Kalp zarı iltihabı, bütünüyle sağlıklı insanlarda ansızın ortaya çıkabilir. Nedeni genellikle virüslerdir. Akut kalp zarı iltihabı belirtileri kalp krizi belirtilerine çok benzer ve başlangıçta EKG ile bile ayırt edilmesi güç olabilir. Kalp zarı iltihabının kalp krizi sonucunda oluşan iki türünün olması, durumu daha da karmaşıklaştırır. Birincisi kalp kasının ölümüne bağlı olup iltihap, yani bedenin ölü dokuyu uzaklaştırma çabasıdır. İkincisi daha ender görülür ve "Dressler sendromu" diye bilinir. Kalp krizinden bir hafta sonra ortaya çıkar. Bedenin savunma sisteminin anormal bir tepkisidir, kalp dokusuna karşı antikor yapılır. Kalp zarı içinde, iltihap nedeniyle sıvı birikmesi de olasıdır. Bu durum belirti vermeyebilir, ama göğüs filminde görülür. Vakaların küçük bir bölümünde, kalp zarı kesesinde biriken sıvı, yaptığı basınçla kalbin düzenli çalışmasını engeller. İltihabın sorun yaratabildiği bir başka durum da tüberküloz verem gibi bir iltihap nedeniyle zarın kalınlaşıp kalbin hareketlerini kısıtlayarak kalp yetmezliğine yol açmasıdır. Kalp zarı iltihabı genellikle göğüs ortasında ağrıya yol açar ama göğüs anjini ile kalp krizi ağrısında olduğu gibi omuzlara ve kollara yayılmaz. Bazen hareket edince, sözgelimi öne doğru eğilince ağrı artar; bazen de solunum sırasında akciğerlerin hareketi ağrıya neden olur. Kalp zarı iltihabı tanısı çoğu vakada EKG ile konabilir. Kalp zarında sıvı birikirse göğüs röntgeninde kalp daha büyük görünür. Ekokardiyografi ile bu yöntemde kalbi görmek için ultrason - ses dalgaları - kullanılır dokularda sıvı birikimi olup olmadığını görmek de olanaklıdır. Kalp zarı iltihabının tedavisi nedir? Kalp zarı kesesinde sıvı birikmesi kalp tamponadı sonucunda kalp yetmezliği ortaya çıkabilir. Kalp yetmezliği ciddi bir durumdur ve kalp üstündeki basıncın zaman geçirilmeden kaldırılması gerekir. Genellikle göğüs duvarından kalp zarı içine sokulan bir iğneyle sıvı boşaltılır. Kalbin çalışması, kalınlaşmış kalp zarı nedeniyle kısıtlanıyorsa, ameliyat gerekli olur. Ağrıyı kesmenin ve tedavinin en iyi yolu, aspirin gibi ilaçlardır. Dressler sendromunda bu ilaçlar yeterli olmayabilir ve iltihabı azaltmak için steroid ilaçlara gerek duyulur. Sistemik lupus eritamatosus ve böbrek yetmezliği gibi hastalıklarda iltihap olmasına karşın ağrı olmayabilir, bu nedenle tedavi gerekmez. Kalp zarı iltihabının nedeni virüslerse sonuç gerçekten çok iyidir. Kalp krizini izleyen kalp zarı iltihapları, hastanın genel durumunu kalp krizinin kendisinden daha fazla bozmaz. Tüberküloz vakalarında kalınlaşan kalp zarının ameliyatla alınması ciddi bir girişimdir ama bunun da sonucu çok başarılıdır. Beslenme takviyeleri ve dikkat edilmesi gereken hususlar Koenzim Q10 günlük doz 600 mg kalp için çok değerli bir antioksidandır E vitamini ve C vitamini Haklarında tam olarak kanıt bulunmasa bile yaygın bir kullanımı vardır. kalp sağlığını koruduğuna inanılır Magnezyum günlük 300 mg magnezyum kalbim çok daha verimli çalışmasına yardımcı olur Bromelain. öğünler arasında günde 2-3 kez alınabilir Ananastan elde edilen bir enzimdir isterseniz ananası veya doğal kapsül yada şruplarını kullanabilirsiniz Balık yağı. günlük 2000mg alınmalıdır. Hangi bitkiler kullanılmalıdır Bitkiler genellikle vücudumuzun sistemlerini kuvvetlendirmek için kullanabileceğimiz en etken ve güvenli ürünlerdir. Bu konuda extratlar tentürler kurutulmuş bitkilerden güvenle yararlanabiliriz. Kullanım dozajları aktarınıza veya üretici kuruluşa sorarak öğrenilebilir. kurutulmuş otlar genellikle 1-3 gr kullanılır. aksi belirtilmedikçe kökler 10 dk kaynatılıp 10 dk demlenir yapraklar ve çiçekler 10 dk demlenerek tüketilir günde 3-4 bardağa kadar tüketilebilir. Kalbimize destek vermek için kullanacağımız otlar Melisa ibn-i sina el kanunu fi tıp kitabında melisadan kalbin ve ruhun en kuvvetli ilacı olarak bahsetmektedir. bilakis kullandığım bu bitkinin 6 ay içerisinde muazzam faidelerini gördüm. herkese tavsiye edebileceğim bir bitki. Alıç Yaşadığım yörede halkımız alıcın kalp rahatsızlıklarına çare olduğunu düşünüyorlar. ve köylüler tarafından toplanan alıçlardan marmelat ve pekmezler çaylar yapılıyor. Yapılan bilimsel araştırmalarda bu varsayımı desteklemektedir. Ve dünya genelinden birbirinden bağımsız bir çok kültür alıçı kalp için kullanmakatadırlar.. Sarımsak günlük 600 mg özellikle kapsülünü tavsiye ederim Ayrıca bağışıklık sistemini kısa vadede güçlendirmek için ekinezya ve propolis muhakkak takviye olarak alınmalıdır
Akciğeder sıvı birikmesi; plörezi olarak da bilinen ve akciğer su toplaması şeklinde ifade edilen, önemli ve ciddi akciğer rahatsızlıkları arasında yer almaktadır. Akciğerin dış kısmında yer alan ve göğüs boşluğunu tamamı ile saran zarlardan oluşan plevra zarının arasında kalan bölge plevra boşluğu olarak tanımlanır. Bu boşluk, akciğerin solunum işlevi sırasında rahat hareket edebilmek için kaygan bir sıvı ile kaplanır. bu sıvı yaklaşık olarak 20 ml. kadardır ve akciğerde yer alan plevra zarından salgılanır. Göğüs boşluğundan geçen bu sıvı daha sonra emilim sürecini tamamlamaktadır. Bu akciğerin normal çalışma şeklidir. Bu sıvının artması ve emilimin normal düzeyde olmaması ise akciğerde sıvı birikmesi olarak tanımlanır. Akciğer su toplaması, plevra boşluğunda salgılanan sıvının artması sonucunda meydana gelen ciddi bir akciğer hastalığıdır. Tıp dilinde plevral efüzyon olarak tanımlanan akciğerde sıvı birikmesi, aynı zamanda bazı akciğer hastalıklarının oluşması sonucunda da meydana gelebilir. Sistemik hastalıklar zarlar arasındaki sıvının artmasına ve emilimin bloke olmasına neden olabilir. Plörezi genel ve ayrıntılı bir şekilde bu şekilde tanımlanmaktadır. Akciğerde Sıvı Birikmesi Neden Olur? Plevra boşluğu arasında biriken sıvı artışı ve emilim bozukluğu sonrasında meydana gelen akciğerde sıvı birikmesi; akciğer kanseri, akciğer zarı kanseri, akciğer absesi, verem, sarkoidoz, pulmoner emboli gibi birçok hastalık sonrasında gelişebilmektedir. Veremin yaygın olduğu ülkelerde ise genel oluşum sebebi bu hastalıktır. Vereme bağlı olarak gelişen plörezi genç erişkinler arasında görülürken aynı zamanda hemen her yaşta görülebilir. Genel anlamda akciğerin su toplamasına neden olan faktörler şunlardır Bakteriyel ve viral enfeksiyonlar Akciğerde ödem oluşması Solunum işlevi gerçekleştirilirken akciğerin bir kısmının şişmemesi Kalp yetmezliğinin görülmesi Akciğere giden atardamarda basınç artışı görülmesi Böbrek ve karaciğer hastalıklarının olması Kalp ameliyatı sonraı birtakım komplikasyonların gelişmesi Kaburgada kırılma olması Mantar enfeksiyonları Bağışıklık sistemi hastalıkları Lenf kanseri Yemek borusu kanseri Travmalar Tiroid hastalıkları Sistemik lupus Siroz Yemek borusu kanseri Yukarıdaki hastalıkların her biri akciğerin su toplamasına neden olabilir. Akciğer kanseri nedeni ile akciğerde su toplanması söz konusu olurken, kanser hücrelerinin kan dolaşımına dahil olarak akciğerin dışına ve göğüs duvarının iç kısmındaki zarlara ulaşması sonrasında meydana gelir. Halk arasında zatürre olarak bilinen akciğer dokusunun bakteri ve virüs nedeni ile iltihaplanması durumu da plörezi meydana getirebilir. Plöreziye İyi Gelen Bitkiler Nelerdir? Eğer akciğer sıvı birikmesi söz konusu ise birtakım tıbbi uygulamalardan destek alınmalıdır. Fakat akciğerin kendini yenilemesi için etkili olan bitkiler de bulunmaktadır. Plörezi bitkisel tedavisi için; Zerdeçal Antioksidan ve anti-enflamatuar özelliği bulunan zerdeçal, akciğere zarar veren serbest radikallerin temizlenmesini sağlar. Sarımsak Güçlü antioksidan olan ve antibiyotik etkisi bulunan sarımsak, içeriğinde allisin sayesinde akciğer mukusunu temizler. Akciğerlerin kendini yenilemesine yardımcı olur. Zencefil akciğerde meydana gelebilecek tehlikeleri önlemek amacı ile toksin ve zararlı maddeleri temizler. Okaliptüs Doğal antibiyotik etkisi vardır. Enfeksiyonlar ile savaşır ve tıkanıklığı giderir. Şişliği giderirken aynı zamanda kan akışına da iyi gelir. Kekik Göğüs tıkanıklığına karşı etkili olan kekik, öksürüğü giderir ve üst solunum yollarındaki iltihap ile savaşır. Anti-bakteriyel özelliği vardır ve bakteri oluşumunu önler. Keçi Boynuzu Akciğerin toksinlerden arınmasını sağlar ve akciğer kanserine karşı koruyucu etki sağlar. Astım ve benzeri hastalıkların iyileşme sürecine fayda sağlar. Siyah havuç, öksürük otu, tere, üzüm çekirdeği gibi diğer doğal besinler de aynı şekilde akciğerde sıvı toplanması rahatsızlığına iyi gelmektedir. Akciğer Sıvı Birikmesi Tedavisi Nasıl Yapılır? Öncelikle plöreziye neden olan hastalık saptanmalıdır. Tedavi altta yatan neden bağlı olarak gelişmektedir. Eğer bakteriyel sebeplerden dolayı kaynaklanıyorsa, antibiyotik tedavisi uygulanır. Eğer verem nedeni ile gerçekleşiyorsa, uzun süreli antibiyotik tedavisi uygulanır. Kalp yetmezliği durumunda idrara söktürücü ilaçlar tedavide önemliyken, akciğer ya da akciğer zarı kanserinde onkolog ile anlaşmalı tedavi yürütülmelidir. Plevra kanseri söz konusu ise akciğerin dış kısmında yer alan sıvı üretiminden sorumlu olan doku çıkarılmaktadır. Bazı vakalarda drenaj ile bu sıvı boşaltılır. ayrıca tekrar sıvı birikimi olmaması için göğüs boşluğuna ilaç verilir ya da hastanın kendi kanı ile plevra katmanları kapatılır. Plörezi öldürür mü diye bakacak olursa erken teşhiste hastalık rahatlıkla tedavi edilir. Bu hastalık farklı bir durumdan dolayı meydana geldiğinden tek başına ölümcül değildir. akciğerde sıvı birikmesiakciğerde sıvı birikmesi nedirplöreziakciğerde sıvı birikmesi neden olurakciğerin su toplamasıplöreziye iyi gelen bitkilerplörezi bitkisel tedavisiakciğerde sıvı birikmesi tedavisiplörezi öldürür mü Siyez Bulguru Nedir? Faydaları, Tarifi, Kalorisi ve Özellikleri
kalp zarı sıvı birikmesi bitkisel tedavisi